Övgü Pınar
ABD’de iktidara gelen Donald Trump yönetiminin tartışmalı politikalarını dini referanslarla gerekçelendirme girişimlerine Vatikan’dan “azar” olarak nitelenen bir karşılık geldi.
Trump liderliğinde Beyaz Saray’da bugün aşırı muhafazakar Katolik görüşleri savunan figürler ön planda. Bunların başında da, 35 yaşında vaftiz olarak Katolikliğe geçen Başkan Yardımcısı JD Vance geliyor.
JD Vance geçen ay sonunda, göç karşıtı politikaları Katolik referanslarla açıklayınca Katoliklerin ruhani lideri Papa’dan net bir karşı mesaj geldi.
Geçmişte de sıklıkla göçmenlere kapıların kapatılmaması çağrıları yapan Papa, Salı günü bir mektup yayımlayarak ABD’de göçmenlerin kitlesel şekilde sınır dışı edilmesini “büyük bir kriz” diye niteledi.
Papa, ”insan onuruna değil kuvvete dayalı olarak inşa edilen işlerin kötü biteceği” uyarısı yaptı.
Mektupta, uluslararası basın tarafından ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’a “azar” olarak yorumlanan doğrudan bir yanıt da yer alıyordu.
Vance, “Önce Amerika” anlayışıyla göçmen karşıtı politikaları Katolik “ordo amoris” (sevgi düzeni/sıralaması) kavramıyla savunmuştu. Vance, bu kavramın önce aile ve yakınları, sonra başkalarını düşünmeyi öngören bir hiyerarşi sunduğunu söylemişti.
Papa ise mektubunda gerçek “ordo amoris”in, “istisnasız herkese açık bir kardeşlik kuran sevgiyle” keşfedilebileceğini söyledi; özellikle en yoksul ve en dışlanmış durumdakilerin onurlu muameleyi hak ettiğini belirtti.
Hakimiyet mücadelesi mi?
Muhafazakar-milliyetçi Katolik cenahtaki Trump yandaşları ile ilerici görülen Papa Francesco’nun Vatikan’ı arasındaki kültürel-teolojik çatışma, Hristiyanlıkta bin yıl önce yaşanan Batı-Doğu ayrılığına benzetilir hale geldi. Öyle ki, bir “Trump kilisesi”nden söz edenler de bulunuyor.
Papa’nın mektubuyla bir üst seviyeye taşınan çatışmayı, ABD’deki Villanova Üniversitesi’nden Teoloji Profesörü ve kilise tarihçisi Massimo Faggioli ile konuştuk.
“Papa Francesco ile ABD yönetimi arasındaki kültürel çatışma Hristiyanlığın hakimiyeti için bir güç mücadelesine mi dönüşüyor?” sorusuna Faggioli “Kesinlikle evet” diye yanıt veriyor.
Faggioli’ye göre kültürel bir savaş olarak doğan bu çatışma şimdi 2. Trump döneminde teolojik savaşa dönüşüyor.
Daha önceki Katolik ve Cumhuriyetçi başkanların hiçbir zaman bu seviyede teolojik referanslar yapmadığını vurgulayan Faggioli şöyle devam ediyor:
“Ancak şimdi Trump ve özellikle Vance, Amerikanlaştırılmış bir teolojiyle politikalarını gerekçelendirmek için bunu yapıyorlar. Beyaz Saray’dan, Başkan Yardımcısı olarak verdiği röportajlarda teoloji yapan birine şimdi Vatikan da diyor ki ‘Hayır, buradaki teolojiniz yanlış’.”
‘İlk dönemde Trump bir hata sanılıyordu’
Papalık ile ABD’deki muhafazakar Katolikler arasındaki çatışmanın ilk net sinyalleri, 2016’da Donald Trump ilk kez ABD başkanlığına seçildiğinde görülmüştü.
Papa Francesco o dönem de göçe karşı sınırda duvar örme vaatlerinde bulunan Trump’a “Yalnızca duvar örmeyi düşünen biri Hristiyan olamaz” diye tepki göstermişti. Trump ise Papa’yı siyaset yapmakla suçlamıştı.
Göç meselesinin yanı sıra, eşcinsellik, boşanma gibi konulardaki ılımlı yaklaşımı ve kapitalizm eleştirileri Papa Francesco’yu, muhafazakar Katolik kanadın hedefi haline getirmişti.
Ancak Faggioli’ye göre 2. Trump döneminde bu karşıtlık başka bir boyuta taşınıyor. Faggioli, Trump’ı destekleyen milliyetçi, etnisite merkezli bir Hıristiyanlık görüşünün bugün daha da aşırıcı olduğunu, yayılmacı bir projenin parçası olduğunu vurguluyor:
“Onlar (ABD yönetimi) devlet, ulus, göç gibi konularda bir teoloji sunuyorlar ve bu teoloji papalık tarafından sunulandan çok farklı.
“Vatikan’ın bugün aldığı pozisyon ilgiye değer. Trump’ın ilk başkanlığında buna benzer bir şey yaşanmadı çünkü o zaman Vatikan da dahil herkes Trump’ın bir istisna, tarihin bir hatası olduğunu, er ya da geç düzeltileceğini düşünüyordu. Ama bugün bunun bir hata değil, bir trend olduğu açıkça görülüyor. Vatikan bu yüzden cevap veriyor.”
Papa karşıtı büyükelçi ataması
Trump’ın ikinci dönemi henüz başlamadan da safların netleşeceğinin işaretleri görülüyordu. Trump’ın 20 Ocak’taki yemin töreninden bir gün önce Papa Francesco, kural dışı göçmenleri sınır dışı etme planını “utanç verici” diye niteledi.
ABD Başkanı’nın yeni Vatikan büyükelçisi ataması da Papa’ya karşı bir provokasyon olarak görülüyor.
Trump yeni büyükelçi olarak, Katolikleri kendisine oy vermeye çağıran CatholicVote örgütünün başkanı Brian Burch’ü seçti. Burch aynı zamanda, Papa Francesco’nun eşcinsel çiftlerin kutsanmasına izin vermek gibi adımlarını sert şekilde eleştiren bir isim.
Papa da karşı hamle olarak görülen bir seçimle, göçmenlere destek veren ve ilk döneminde Trump’ı eleştiren Kardinal Robert McElroy’u Washington Başpiskoposu olarak atadı.
Yeni papa seçimine etkisi
Katolik Kilisesi içinde ilerici-gerici cephelerin arasını daha da açan çatışmanın, gelecek papa seçimine olası yansımaları da dikkatle izleniyor.
Profesör Faggioli, “Amerikan Katolikleri içinde şimdiden Francesco sonrasını düşünenlerin olduğuna eminim” diyor.
88 yaşındaki Papa Francesco sonrası dönemle ilgili söylentiler son yıllarda sıklaşsa da seçim sonuçlarında çok sayıda faktör etkili olacak. Örneğin, papa seçiminde (konklav) oy hakkı olan kardinallerin yüzde 80’i Francesco tarafından seçilen isimler ve birçoğu “küresel güneyden” gelen, Trump yönetimine uzak görüşteki din adamları.
Faggioli ise Vatikan’ın mali durumunun zorda olduğunu ve “zengin ülkelerden gelen bağışlara gittikçe daha bağımlı hale geldiğini”, bu ülkelerin başında da ABD’nin yer aldığını vurguluyor.
Papa seçimini etkileme amaçlı manevraların seçimlerden çok önce başladığını vurgulayan Faggioli, “Şimdi gözle görülür şekilde yaşlanmış, sağlığı zayıf bir papa var. Ama Papa Francesco bu mektupla görev süresinin henüz bitmediğini de göstermiş oldu” diye ekliyor.
More Stories
Sisi ve Guterres’ten, Filistinlilerin yerinden edilmesine ret ve iki devletli çözüm vurgusu
Güney Kore’de yasa dışı dövme sanatçısı kadınlar yasal koruma istiyor
İtalya’da erişim engeli getirilen DeepSeek ne kadar güvenli?